Sinemayı yakından takip ediyorsanız efsane yönetmen Stanley Kubrick’in 1964 tarihli kült Dr. Strangelove filmini mutlaka biliyorsunuzdur. Kubrick ve senarist ekibi dünyanın nükleer bir savaşın ve dolayısıyla 3. Dünya Savaşı’nın eşiğine geldiği Red Alert adlı romanı sinemaya uyarlamaya koyulurlar. Fakat ciddi bir drama olarak başlayan senaryo çalışması zamanla bir kara komediye dönüşür. Çünkü dünyayı büyük bir savaşın eşiğine getiren aptallıklar silsilesini en çarpıcı anlatma yolunun komedi olduğu konusunda hemfikir olurlar.
The Brink de işte tam olarak bu kategoride Dr. Strangelove ile yan yana koyulabilecek bir yapım. Televizyon dizilerinin altın yıllarını yaşadığı dönemde Rome, The Sopranos, The Wire, Deadwood, Game of Thrones, Boardwalk Empire, True Detective gibi hit dizilerle bu döneme büyük katkı sağlamış ve tv yapımlarının kalite çıtasının epey yukarı çekilmesine sebep olmuş HBO kanalının sunduğu bir dizi. 2015 yılında yayınlanan The Brink’in başrollerinde Jack Black ile Tim Robbins yer almakta, yan rollerde de çok sayıda tanıdık sima karşımıza çıkmakta.
Olaylar Orta Doğu’da başlar. Bölgedeki savaş gemisinden rutin bir görev için havalanan jetteki kafayı çekmiş iki Amerikan pilotu kazayla Hindistan’a ait bir insansız hava aracını düşürürler. Zaten yıllardır birbirleriyle sürtüşmekte olan Hindistan ile Pakistan bu olaydan birbirlerini sorumlu bularak karşılıklı savaş tehditleri yağdırmaya başlarlar. Bu sırada Pakistan’da bir darbe gerçekleşince başkentteki Amerikan büyükelçiliğinin gayet lüzumsuz keş elemanı olan Alex Talbot (Jack Black) bir anda kendisini olayların ortasında buluverir. Dünyanın öbür ucundaysa ABD bölgedeki çıkarlarını korumak için harekete geçmiştir. Ne yaptığını bilmeyen pasif bir başkan ve savaş çığırtkanı aşırı agresif savunma bakanının başı çektiği kabineyi dizginlemek ise savaş karşıtı seks manyağı dışişleri bakanı Walter Larson’a (Tim Robbins) düşecektir. Olaylara Rusya, Çin, İsrail, Almanya, İngiltere ve daha pek çok ülke saçma sapan bir şekilde dahil olurken Larson’un 3. Dünya Savaşı’nın çıkmasını engellemekteki tek çaresi bölgede kalan tek büyükelçilik görevlisi olan Talbot olacaktır.
Yarımşar saatlik on bölümden oluşan sezon bu yapısı nedeniyle gereksiz uzatıp sıkmadan kolaylıkla izlenebiliyor ve temposunu hiç düşürmüyor. Kimi zaman bariz kimi zaman ince göndermelerle dolu olan senaryo hem bolca güldürürken hem de günümüz dünyasındaki uluslararası diplomatik ilişkilerin ne denli saçma bir yapı üzerine kurulu olduğunu eleştirip politikacıları bol bol yeriyor. Batı dünyasının Orta Doğululara dair klişeleşmiş önyargıları da sıklıkla eleştiriliyor.
Kadrodaki tüm oyuncular rollerinde çok başarılı performanslar ortaya koyuyorlar. Jack Black alışkın olduğumuz komedi tarzını sürdürürken dizinin asıl parlayan yıldızı ise hiç şüphesiz oscar sahibi Tim Robbins oluyor. Robbins gözüktüğü hemen her sahneyi domine ederken canlandırdığı dışişleri bakanını da bence son dönemdeki en komik tv karakterleri arasına sokmakta.
Fakat hiçbir milliyetçilik gütmeden her ulusu tiye alan bu denli politik taşlaması olan bir yapımın hâliyle her izleyici kitlesine hitap etmemesi, hatta kimilerinin tepkisini bile çekmesi kaçınılmaz. The Brink de bu durumun etkisinde kalarak tüm başarılı yapısına karşın rating kurbanı oldu. Dizilere genelde en az iki sezon veren ve eleştiriye daha açık paralı bir kanal olan HBO bile bu epey ağır taşlamalı yapımını ancak bir sezon yayınlayabildi. HBO’nun diğer hit dizileri kadar ilgi görmeyen ve kimilerinin tepkisini çeken hikayesi nedeniyle The Brink ikinci sezon onayı beklerken fişi çekiliverdi. Dizi ekibi için de böylesine iyi bir kadro kurmuşken ansızın iptal edilmek şok etkisi yaratmış olsa gerek. Oysa kim bilir, bir sonraki sezonda daha neler ortaya koyabileceklerdi.
Pakistan devlet otoritelerinin dizinin ülke tv’lerinde yayınlanmasını, blu-ray/dvd satışını ve korsan paylaşımını yasaklamış olduğunu da ayrıca belirtelim.
Her ne kadar finalinde ikinci sezona açık kapı bırakılmış olsa da The Brink’in yayınlanan tek sezonunda hikayenin yarım kalmadan tamamlanması izleyicileri için en azından bir teselli olacaktır. Belki bir mucize gerçekleşirse dizi Netflix ya da Amazon kanallarına transfer olur, ama pek umutlanmamak gerek.
Politik mizahı seviyorsanız ve The Brink’i bugüne dek keşfetmediyseniz en kısa sürede izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.